GERİ

Yukarı bakmak

Neil Taison, her programını yukarı bakmaya devam edin diye bitiriyor. Eğer kendisini tanımıyorsanız, yani hiçbir programını izlemediyseniz, sizi temin ederim çok ama çok şey kaçırmışsınız demektir. Ben Kendisi ile National Geografic kanalı sayesinde tanıştım. Cosmos adında bir bilim serisini sunuyordu. Hani Haluk Bilginer’in müthiş bir seslendirme yaptığı dizi. Cosmos, en ünlü uzay bilim uzmanı olan Carl Sagan’ın bu konuda hazırlanmış ilk bilimsel serisinin yenisiydi. Sağan’ın anlattıkları üzerinden devam ediyordu ama elbette yeni olduğu için hem evren ve uzay hakkında edinilen en yeni bilgileri içeriyor, hem de teknoloji ve görselliğin geldiği düzey sayesinde sunumu çok cazip. Ben, birçok başka şey gibi “nötrino” diye bir şeyin keşfini de o diziden öğrendim.

Evet uzay bilimden söz ediyoruz. Bilimin en hasından. En gerçeğinden. Yani astrolojiden. Bilirsiniz bir kelimenin ardında loji eki varsa o konunun bilimi söz konusudur. Yıldız falı bakan bir uydurukçuluk, kendisini bilimmiş gibi göstermeyi becerip, astroloji lafını parsellemiş olduğu için, gerçek uzay bilimi astronomi diye anılır. Olsun varsın keşke gastronomi gibi algılansın. Yeter ki öyle algılansın da gündelikleşsin, ötelelenmesin.

Amacı uzay bilimini günlük yaşamımıza indirgeyebilmek olan Cosmos dizisinin efsanevi sunucusu Neil, şimdilerde bir başka programı sunuyor. Ben yine onu NG televizyonunda izliyorum. Kısa süreli bir dizi bu. Serilerin tümü bilim üstüne. Tümü çok eğlenceli. Bir teki bile sıkıcı değil. Vee de tümü çok yararlı.

Bu programdan söz ettiğim bir dostuma, mutlaka izlemelisin, diye hararetle savunurken, o bana zaten izlediğini söyledi. Ben de saf saf inandım. Beğendin değil mi, dediğimde gerçeği anladım. Fena değil ama ben anlayamadım, pek o yüzden de izleyemiyorum. Biliyorsun ben edebiyat mezunuyum, fenden pek anlamam. Tabi senin eğitimin yüzünden, kolay anlıyorsundur, o yüzden hoşuna gidiyordur, diye ekledi kadim dostum.

O zaman yalan söylediğini anladım. Hiç izlememişti. Çünkü bu program bırakın bir edebiyat fakültesi mezununun, okuma yazma bilmeyen birinin bile anlayabileceği kadar yalın bir programdı. Bir kez bile izlemiş olsaydı, anlamaması ne mümkün müdavimi olurdu.

Bu yalan beni çok düşündürdü. Sadece izlemedim diyebilecekken, neden öyle demişti ki. Yalan söylemekten zevk alan, yalan söylemeyi adet eden biri değildir yani herhangi bir nedenle süreğen yalancı olan biri değildir. Bu konuda ve bana yalan söylemesini gerektiren bir şey de yoktu. Neden öyle söylemişti.

Önyargısından.

Bilimle ilgili her şeyin sıkıcı ve zor olduğu önyargısından.

İzlese anlamayacağını sandığı için hiç izlememişti. İzledim ama anlamadım sanıyordu.

Aslında yalan söylemiyordu.

Samimiydi.

Dürüsttü.

Sadece yanılıyordu.

Bir kişi izlemediği bir programı izlediğini sanabilir miydi?

Yanıt: Evet.

Beyin öyle bir makinadır ki inançları doğrultusunda anılar oluşturabilir.

“İzledim ama sıkıldım çünkü bilim sıkıcıdır.”

“İzledim ama anlayamadım çünkü ben bilimden hiç anlamam”

Beyin, “ inancını” “düşüncesi” sanabilir.

Bu kadar önemli bir yanılgının nasıl oluşabileceği bir nörobilimci için sıradan bir bilgidir.

Bu beyin yanılgısı, sıradan bir illüzyonist için bile sıradan bir bilgidir.

O yüzden illüzyon ve illüzyonistler vardır. O sayede sihir/sihirbazlar vardır.

O sayede falcılar, astrologlar, medyumlar, hollistikçiler vardır.

Eğer bu ve benzeri programları izlerseniz, beynin yanılgıları sizin için de sıradan olacaktır.

NG televizyon kanalının “zihin oyunları” vb dizilerini izleyenlerin, bilimin hiç de sıkıcı ve zor olmadığına ikna olmamaları mümkün değil.

O kadar eğlenceli ki, bu türden programların müdavimi olmamak mümkün değil.

2014 beyin yılı ilan edildiği için, konuyla ilgili herkes, becerebildiğince topluma beyni öğretmeye çalıştı. En iyi, en eğlenceli ve en becerikli işi de bu belgeseller yaptı. Bu yayınları hala bulmak mümkün. NG kanalında eskileri ve de bazı yenileri döndürüp dündürüp yayınlıyorlar. Ayrıca bilirsiniz, digital alemde yayına girmiş hiçbir şey kaybolmuyor. Yeter ki arayalım.

Yeter ki bu programları izlemenin değeceğine ikna olalım.

Aksi takdirde, bilimden korkmaya ve inanca sığınmaya devam.


27 Ocak 2016

GERİ