GERİ

Oyuncak Bebek

Bebekle oynayan bir çocuk değildim. Öyleydimse de anılarımda bebeğin yeri yok. Ben çocukken gözü açılıp kapanan ya da karnına bastırınca ses çıkaran bebekler vardı. Almanya’dan falan hediye getirilirdi. Evde üretilenler ile yerel atölyelerde tek tük tahtadan yapılanları saymazsak ülkemizde endüstriyel bebek üretimi yoktu. Biraz büyüdüğümde uyduruk plastik bebekler yapılır olmuştu. Avrupa’dan gelen bebekler öyle kıymetliydi ki gelin arabaları onlarla süslenirdi. Benim bebekle oynamayışım ise ülkedeki yoksunluktan değil. Kapalı çarşı esnafı olan Cihat amcamın armağan ettikleri başı çekmek üzere epeyce bebeğim vardı evde. En süslüsü oturma odasındaki büfenin tepesinde otururdu. Ancak ben evcilik çocuğu değildim. Hala da bebek ve oyuncak sevenlerden değilim.

Benim annem ise çok sever bebekleri. Oysa onun çocukken oyuncak bebeği olduğunu hiç sanmıyorum. Olsa olsa ev yapımı bez bebeği vardır, bilemiyorum. O çağlarda ülkede ne varmış ki oyuncak bebek olsun. Annemin çocukluğundan çok daha önce Beatrice Alexander ise New York’da bir apartman dairesinde, her gün başka bir bebekle oynarmış. Daha bin dokuz yüzlü yılların başlarında. Yaşadıkları daire oyuncak bebek hastanesi, babası da bozulmuş bebeklerin doktoru yani tamircisiymiş. O zamanlar taş bebek dediğimiz porselen bebekler üretilir, gösterişli giysilerle de donatılırmış. Çok pahalıya mal olan bu bebekler, kırılır zedelenirse bu hastaneye bırakılırmış. Babası tamir ederken Beatrice de onlarla oynarmış.

Oyuncak bebek sevgisi öyle gelişmiş ki sonrasında da mesleği olmuş. Madam Alexander bebek fabrikatörü olmuş. Teknolojik gelişime de hızla ayak uydurmuş, sert plastikten ilk bebeği o yapmış. Zaman artık 1950’ler olmuş; annem yeni yetme, ben daha doğmamışım. Yeni moda olan Amerikan bezinden bebek dikiyor hala anneler bebelerine, bizim ülkemizde. Siyah düğmeden göz dikiyorlardır olsa olsa. Alex’in bebekleri ise göz kapakları açılıp kapanabiliyor diye çok sükse yapmış o dönemde. 1960’larda ise dizlerine eklem yaparak, ayaklarını hareketlendirip yürür kılmış bu oyuncakları madam Alex. Yürüyen bebeği yapınca da almış yürümüş. İyi para yapmış. Bebeklerine özenle hazırlanmış giysiler dikmiş. Temalara yönelmiş. Scarlett’i, Küçük Kadınlar romanının kahramanlarını, Fransız konteslerini, Çin prenseslerini falan bebekleştirmiş. Bebek yapıp satarak inanılmaz bir servetin sahibi olmuş. Yaşlanınca Florida’ya yerleşmiş. Ölene kadar da işini bırakmamış. Göçüp gittiğinde ardında devasa bir servetle birlikte Florida’nın gelmiş geçmiş “en zengin ve en yaratıcı kadını” ünvanını bırakmış. Bir de hiç tanımadığı bir yığın insana bebek kolleksiyonerliği miras kalmış. Alex bebeklerini şimdi kolleksiyonerler topluyor. Yakın tarihte, 20 cm den küçük olan bir Alex bebeğinin 1200 dolara, içinde bebeği bile olmayan bir karış bir bebek elbisesinin ise 300 dolara satıldığını öğrendim. Alex bebeklerini anlatan renkli resimli kocaman bir kitap bile var. Anlattıklarımın çoğunu o kitaptan öğrendim zaten.

Kitabı okurken aklıma Gobel Sibel Gül düştü. Kayseri doğumlu bir Çerkez kızı Sibel. Kendisi olsa olsa Alex’in torunu yaşındadır. Kapadokya’da yaşıyor. Göreme yakınlarında Mustafa Paşa’da bir konağı var: Büyük Siyanisos Konağı. Konağının odalarını yazları pansiyon olarak kiralıyor. Kışları da kapısını kilitleyip o yaz kazandığı paralarla dünyayı gezmeye çıkıyor. Bu konağın bir başka özelliği daha var. Burası bir bebek müzesi. Ancak Sunay Akın’ın oyuncak müzesi gibi bir yer düşünmeyin. Bu müze çok daha özel, çünkü Sibel hanım, sergilediği bebeklerin hepsini bizzat kendisi yapıyor. Bebeklerinin çoğu kitreden. Belki bilirsiniz, kitre bebek özel bir bitkinin kök liflerinin tutkalla karıştırılıp yapıştırılması ile yapılan çok zahmetli bir üretimdir. Kitreden yapılan her bir bebek, üreticisinin yaratıcılığına bağlı olarak farklı özellikte bir sanat ürünüdür. Sibel hanım bir sanatçı. Gerçek olanından. Bebeklerinin her biri çok güzel. Üstelik o da meslektaşı Alex gibi tematik çalışıyor. Onun bebekleri, Barbie gibi kız çocuklarını özendirip yoldan çıkarmak için üretilmiş süslü ikonlar değil. Onun bebekleri, kız çocuklarını ilerdeki ev hapishanelerine alıştırmak için üretilmiş evcilik bebekleri de değil. Zaten onun bebeklerinin hepsi kız da değil. Hepsi belli özellikleri olan insanlar. Örneğin bir dizi Çanakkale savaşı bebeği var ki savaşın bütününü, orijinal giysileri ve savaş pozisyonları ile askerleri tablolaştırıyor. Örneğin bir dizi Kafkas bebeği var ki Kafkas halklarının geleneklerini aktarıyor. Örneğin … diye devam etmemeyeyim, pek çok farklı konuda oluşturulmuş gerçeğinin tıpkısı, konu bütünlüğü içeren bebekleri var.

Sibel hanım, yaptığı bütün bebekleri kendisi giydiriyor. Giysilerini ve aksesuarlarını aslına uygun malzemelerle dikiyor, örülüyor, dokuyor. Her şey bizzat kendisi tarafından yapılıyor çünkü üretimde yardımcısı yok. Sadece birlikte yaşadığı oğlu çalıştığı konu hakkında bilgi toplamasına yardım ediyor. Bebekler fabrikasyon değil, her biri elde tek tek üretiliyor.

Sibel hanım, tematik bebek koleksiyonlarıyla birlikte etkinliklere gidiyor, sergilere katılıyor. Ülkenin dört bir yanına, nereden davet alırsa oraya taşıyor konuyla ilgili bebeklerini. Ayrıca isteyene ders veriyor, isteyene müzesini gezdiriyor. Böylece bebek işinden para da kazanıyor. Gene de asıl mesleğinden kazancı, yani konağındaki pansiyonculuğu olmasa kazancı ile geçinmesi mümkün olmaz. Nerede Alex hanımın fabrikasyon plastik bebeklerden kazandığı dudak uçuklatan servet, nerede Sibel hanımın el emeği sanat eseri kitre bebeklerden kazandığı para.

Alex ve Gobel, her ikisi de yaratıcı, her ikisi de bebek dizaynırı, her ikisi de çok çalışkan ve çok üretken.

İki aynı kadın.

Farklı çağlarda doğdukları, farklı coğrafyalarda yaşadıkları için değil bu denli farklı kazanmaları. Bu farkın adına kapitalist sistem diyorlar.

Benim payıma düşense, yaşlandıkça bebek sevgisi artan anneme acaba oyuncak bebek mi alsam diye düşünmek. Bence bu çok iyi bir fikir: Siz de benim yaşlarımdaysanız, hadi gelin oyuncak bebekler alalım annelerimize. Onları şaşırtalım. Nasıl hoşlarına gittiğini görüp biz şaşıralım. Hep beraber şaşıralım, yaşlandıkça artan bebek sevgisine.

Kapadokya’ya ayrı bir renk katan bebek müzesi ziyaretimize de Alexander’ın tersine çocukluğunda bebeklerle doyasıya oynayamamış annelerimizi de katalım.

Ne iyi olur değil mi?


21 Temmuz 2018

NOT: İlgilenenler için: Gobel Sibel Gül’ün kişisel sayfası.
         Büyük Sinasos konağı.(Kapadokya Sanat ve Tarih Müzesi)

GERİ