GERİ

Asperger Sendromu

Ben tıp okurken adı bile yoktu. Sonradan tanındı bilindi bu sendrom ama ne yazık ki konuyla ilgili doktorların bazıları hala bilmiyor, halk nerden bilsin. Bilenler cevval psikiyatristler, bir de çocuğuna Asperger denilenler. Oysa herkesin bilmesi lazım.

Asperger bir otizm çeşidi. Otistik denince hemen akla zeka azlığı geliyor. Doğru değil bu. Bazı otistiklerin zekası sınırlı olabilir ama bazılarınınki kabına sığmayacak kadar çok olabiliyor. Asperger’lerin çoğunda olduğu gibi. Öyleyse otizm nedir derseniz, tam bir tanım veremeyeceğim doğrusu. Belki psikiyatr arkadaşlarım yardımıma yetişir, belki siz kendiniz araştırıp öğrenirsiniz. Ancak söyleyeceğim şudur ki, otizm lafı tek bir şeyi anlatmaz. Beynin, pek çok farklı nedenle oluşan sıra dışılığını anlatır. Anlatır anlatmasına ama öyle farklı çeşitleri vardır ki öğrendim sandıkça bilmediğinizi fark edersiniz.

Bu konuları anlatan harika kitaplar var. Okumayı sevmeyenler için filmler de var. Rain Man/Yağmur Adam filmini izlemiş olabilirsiniz. Fikir verebilir otizm için. Çok güzel başka filmler de var elbette. Benim favorim “Mozart ve Balina” filmidir. Bence Asperger otizmini en iyi o anlatır. Gerçi aynı ismi taşıyan kitabının yanında bu film de nal toplar. “Mozart ve Balina” kitabını okumanızı hararetle tavsiye ederim. Aspergeri neden öğrenmemiz gerekiyor, bu da nerden çıktı şimdi derseniz, cevabım Fazıl Say vakasıdır.

Asperger’lilerin pek çok özelliği vardır. Büyük çoğunluğunun en az bir alanda olağanüstü yeteneği vardır. Bu alanın ne olduğu önemli değil. Kimi sayılarda, kimi notalarda, kimi şekillerde, kimi renklerde harikadır. Dahi denilen, harika bir sanatçı denilen, olağanüstü yetenekleri var denilen kişilerin neredeyse tümü Aspergerdir.

Asperger’lilerin dahi oldukları alanlar farklıdır ama en önemli ortak paydaları iletişim problemleridir. Kişiler arası iletişimin en önemli alanında hep sınıfta kalırlar, yani dilde, yani sözde. Dertlerini doğru düzgün dile getiremezler, dile getirilen şeyleri de pek kavrayamazlar. Beden dilini de okuyamazlar. Başkalarının mimik ve jestlerden de gereken anlamı çıkaramadıkları gibi kendi bedenlerini ve yüzlerini de düzgün kullanamazlar. Duydukları kelimeleri de sadece anlamları ile kavrarlar, vurgular ile değiştirilen anlamları yakalayamazlar. Örneğin, gel şuraya gidelim dese biri, diğeri de oldu yani, tam da şimdi sırasıydı, diye dalga geçse, Aspergerli olan gitmenin tam da sırası olduğunu düşünür. Sözlerde ya da mimiklerdeki bu ve benzeri anlam kaydırmalarını anlaması mümkün değildir çünkü. Saf zannedilmeleri o nedenledir.

Dahilerin ve sanatçıların biraz deli olduklarını düşünmek adettendir. Nedeni sanırım bu ve benzer sendromlardır. Aspergerliler deli değildir. Hem çok zeki hem de bir bebek kadar saf olabilmeleri bu beyin farklılıkları yüzündendir.

Asperger de diğer çeşit otizmler gibi çeşit çeşittir. Ağırı hafifi vardır. Sosyal yaşamla asla uzlaşmayacak kadar ağır iletişim kusuru olanları ya da çaktırmadan idare edip gidecek kadar hafif olanları vardır. Bunda bir gariplik var ama neyin nesidir bilemiyoruz, dedirten orta hallileri etrafımızda çoktur.

Aspergerliler çoktur, o nedenle öğrenmek mecburidir. Fazıl Say tipik bir örnektir. Yazılı röportajlarına olasıdır ki annesinin izleri sinmiştir, o yüzden siz onun sözlü bir röportajını bulup izleyin. Ne anlatmak istediğimi anlayacaksınız. Anlayınca da artık kızamayacaksınız. Yavuz Bingöl vakası ile Fazıl Say vakasının farklılığını, sadece onların sözel yeteneklerine bakarak anlayabilirsiniz.

Hadi sözü bir Erdal İnönü vakası ile bitireyim. Malumunuzdur, babasının adından ötürü onu zorla politikaya taşımışlardı. Bir gün çarşıya da taşımış, esnafın önünde dolaştırıyorlar adamcağızı. Her bir esnaf başka biçimde yakınıyor. Kimi zabıtadan, kimi kiralardan, kimi ondan, kimi bundan. Sözüm ona politikacı olan Erdal İnönü ne cevap veriyor dersiniz: Bütün şikayetlerinizi belediye başkanına ileteceğim, diyor... O dönem, bu ve benzeri vakaları nedeniyle çok alay konusu olmuştu Erdal İnönü, hatırlayacaksınız. Aspergerin ne olduğunu teorik olarak öğrendinizse, Fazıl Say’dan sonra bir de Erdal İnönü’nün konuşmalarından birini dinleyin. Ses tonuna, beden diline, mimik ve jestlerine bakın. İşte o zaman Aspergeri sahiden anlayacaksınız.

Sonuç mu?

Sonuç, Asperger’lilerden fizik profesörü olur, piyano virtüözü olur, Nobel ödüllü araştırmacı olur, ama politikacı olmaz. Politikada tökezledikleri için onlara kızmak da olmaz. Zaten onları politikaya itelemek olmaz. Olursa, iletişim yeteneği henüz gelişmemiş, gak guk aşamasındaki bebelere mikrofon tutup, nutuk atmasını beklemek gibi olur, gerçekten olmaz. Bu vakaları tek tük sanmak da olmaz. Çevremizdeki Aspergerlileri tanımadan ve sandığımızdan da çok olduklarını anlamadan olmaz. Bilmeden hiçbir şey olmaz, olsa olsa linç kültürü olur.

25 Ocak 2019

Yazının Facebook'taki bağlantısı.

GERİ