GERİ

Duvarlar ve duvar dipleri

“Bunu yapmak benim görevim. Sahip olduğum her bir gıdım enerjiyi bunu yapmak için harcıyorum. Yaptığım işi seviyorum.”

Bunlar Gloria Allred’in sözleri. Bu kadın, 33 davacı adına cinsel istismar suçlarından Bill Cosby’i hapse tıktıran avukat. Hani bir vakitler bayılarak izlediğimiz bir Amerikan dizisindeki çok komik, çok akıllı ve dünya iyisi aile reisini oynayan zenci oyuncuyu. Dizide minik kızı oynayan oyuncu çocuk dahil istismarından kurtulabilen olmamış Cosby’nin. Sonunda Gloria’nın çabaları ile ihtiyar ömrünün kalanını hapiste geçiriyor. Darısı Woody Allen ve diğerlerinin başına.

2006’da Tarana Burke adında bir kadının başlattığı #MeToo (;ben de) hareketi dünyanın pek çok ülkesinde sonun başlangıcı oldu. Taciz ve tecavüze uğrayan kadınlar, bu belayı içlerine gömmek yerine dışa vurmaya başladılar. Onlarca ülkede, yüzbinlerce kadın #MeToo dedi. Bu teşhirin büyüklüğü ve gücü tacizci erkekleri çok korkuttu, pek çoğunu da durdurdu. Ancak her yerde ve herkesi durdurmadı, özelikle yargının adil olmadığı yerlerde. Geçen hafta müslüman bir ülkede bir genç kız, okul müdüründen şikâyet etmek için karakola başvurduğunda olanları hatırlıyorsunuzdur. Kızı tavsiyelerle evine ve okuluna geri yolladılar. Sınava girmek için ağabeyi eşliğinde gittiği okulda çatı katına çıkarılıp yakıldı. Kolay ölmedi. O kadar ağır yanmıştı ki hastanede inleye inleye öldü. Üstüne üstlük, kendisi intihar etti, dediler. Başına gelenleri anlatanları böyle cezalandırarak yani korkuyu perçinleyerek, erkek saldırganlığının devamı için ortam hazırlandığını, son yıllarda daha çok görüp duyar olduk. Kendi kaşındığı için tecavüze uğramıştır mantığının hâkim olduğu ülkemizde, kayda geçmeyen kaç taciz/ tecavüz olduğunu bilmiyoruz. Bildiğimiz durumun tam bir facia olduğu. Bir de bunun sadece tarikatlara, kapalı kapıların ardına özgü olmadığını, yarım yamalak da olsa biliyoruz. Kadınlarımız, kızlarımız, çocuklarımız ne yazık ki en eğitimli denilen kişilerce, en güvenilir denilen ortamlarda bile taciz ve tecavüze uğruyorlar. Kendi evlerinde, okullarda hatta hastanelerde, eşleri, yakın akrabaları, güvenilir aile büyükleri, öğretmenleri hatta doktorları tarafından cinsel saldırıya uğruyorlar. En çok da onlarınki gizli kalıyor.

“Herkese yardım edemeyiz elbette ama yapabileceğimizin en çoğunu yapıyoruz” diyor Gloria. #MeToo’ dan çok önce, 1978 yılında kurulan “Womens Equal Rights Legal Defence and Education Fund” adlı vakıf aracılığıyla kadınlara hukuki savunma sağlıyor. Şimdilerde bu vakfın başkanı ve kamuoyunun gözdesi. Dile kolay 40 yıldır aktif olarak bu savaşı veriyor. “Kimse bize kendi davasını alıp gelmedi. Biz vakaları bulup davaları zorlayarak oluşturduk. Birçok olayın üzerinden zaman geçtiği için yasal olarak kanıt bulmak çok zordu, üstelik zaman aşımı yüzünden dava da açılamıyordu. Ama uğraşa didine 3 büyük eyalette zaman aşımı süresini bile değiştirttik, diyor bazılarının baş belası diye andıkları bu kadın.

Uygar geçinen bir ülkede bu kadın gibiler kırk senedir bu konuda uğraşıyorsa öyle görünüyor ki bizim daha 40 fırın ekmek yemememiz lazım. Ancak, hazır bahar rüzgârları eserken, böyle bir vakıf kurmak öncelikli işimiz olmamalı mı, ne dersiniz? Davasını kazandığı bazı kadınların “ayı anne” dedikleri (buralarda ayı sevecenliği temsil ediyor) Gloria diyor ki “vakfı ilk kurduğumuzda kapısını çaldığımız hiçbir kurum, hiçbir ünlü bize bağış yapmadı, bizzat tacize uğrayanlar bile bize kendi davalarını vermediler. Yıllarca parasız pulsuz çok uğraştık ama sonunda bu aşamaya eriştik. Olmaz, asla mümkün değil diyenleri asla dinlemeyin, oldurmanın mutlaka bir yolu vardır, yeter ki siz direnin.”

Ülkemizde olup bitenleri görüp üzülenler olarak, gönderi paylaşmayla bu sorunların çözülmeyeceğini bilenler olarak, artık biz de harekete geçmeliyiz. Sevgili avukat dostlarım, eğer siz böyle bir vakıf kurma işine soyunursanız, söz veriyorum ilk bağışçınız ben olacağım. Hazır bahar da gelmişken, papatyaların boynu bükülmesin, gelincikler toprağa düşmesin diye, hadi şimdi hep beraberce harekete geçelim. Yarına ertelemeyelim, bugün umut yeşertelim.

20 Nisan 2019

Yazının Facebook'taki bağlantısı.

GERİ