Duyardık; çatışmaların kesintiye uğradığı sınırlı zamanlarda Tunceli’de Munzur Şenlikleri olurmuş yazın. Birine eşim ve kızım gitmeye karar verdiler. Ben şenlik, festival gibi kalabalıkların eğlentilerinden hiç haz etmem; nerede çokluk, orada mokluk fikrindeyimdir. Gene de aklım kaldı. Gezmeye meraklıyım, o coğrafyayı hiç görmemişim, ben de peşlerine mi takılsam diye düşünmedim değil. Ancak kendi arabamızla ailecek gitme fikrime yanaşan olmadı. İstanbul’dan otobüslerle gidilecek, asıl eğlenceli olan kısmı yolculuk, diyen baba kızı caydıramadım. Mecburen ben gitmekten vaz geçtim, onlar gitti. Gittiler ama aklım fena halde kaldı. Bir de ha bire gelen eğlence haberleri var, nasıl kalmasın. Sonunda karar verdim. Bir kere kafama takınca da yapamayacağım yoktur ha; İşten zor bela da olsa izni aldım, 4 çeker muhteşem bir jipi emanet aldım, araba kullanmayı sevmediğimden kendime özel şoför ayarladım, bir de yanıma cebren yol arkadaşı kattım, daha ne olsun, öyle tam konfor düştüm yollara. Ben Tunceli’ye vardığımda bir haftalık Munzur şenliği bitmişti ama öylesi zaten işime geldi. Kalabalık dağılmışken, eşim kızım ve iki arkadaşla birlikte bindik benim emanete, vurduk dağlara vadilere.
İyi ki gitmişim, iyi ki görmüşüm. Bir daha da gitme şansım olmadı Tunceli ve Munzur civarına. Üstünden 20 sene geçti, o bir hafta on gün içinde gördüklerimin izleri hala silinmedi belleğimden. İzlenimlerimin bütününü anlatmam sayfalara sığmaz ama özeti şu: Benim için o gün bugündür Anadolu coğrafyası eşittir Tunceli demek, benim için Anadolu kültürlerinin toplamı eşittir Tunceli. Daha ne diyeyim bilmem…
Ben Anadolu’yu gerçekten iyi gezdim. Şehir şehir değil, köy köy, dağ taş gezdim. Görmediğim kıyı köşe parmakla sayılır. Türkiye’de her bir yerin kendine özgü güzellikleri, özellikleri var. Kapadokya ile Antalya, Kars ile Edirne, Mardin ile Artvin yarışa sokulsa olur mu? Toroslar güzel de Erciyes çirkin mi? Muğla’nın kanyonu derin de Kastamonu kanyonu daha mı az serin? Van gölü harika da Eğirdir berbat mı? Abartmıyorum, gördüm bildim de söylüyorum, alıcı gözüyle gezerseniz memleketin her yeri, her bir gözesi ayrı ayrı birer hazinedir. Ancak bu hazinenin en değerli parçası hangisidir derseniz bence Munzurdur. Tunceli-Munzur bölgesini görmemiş olan memleketi gezdim gördüm demesin bence.
Munzuru eşsiz kılan öyle özel bir şey yok. Pamukkale gibi beyaz travertenleri, Göreme gibi peri bacaları, Alanya gibi antik kentleri, Dalyan gibi su kanalları yok. Ancak fauna ve florasının zenginliğinin dibi bucağı yok. Dağlarındaki vadilerindeki hayvan ve bitki çeşitliliğini yaka yıka bitiremediler. Şimdi de çok uluslu şirketlerin yerli maşaları aracılığıyla bütün o coğrafyayı maden sahası olarak tepe taklak edeceklermiş…
Ülkenin dört bir yanında doğa katliamı tam hız sürüyor. Yeşil yayla projesi ile baştan uca Karadeniz’in fitili tutuşturulalı çok oldu. Nükleer santral projeleri ile geleceğimiz dinamitleneli çok oldu. Bütün akarsularımız yabana akıtalı da çok oldu. Bergama derken bütün Marmara ve Ege de siyanüre miras bırakılıyor ya, biz ancak biraz aymaya başladık.
Ancaaak, Hüsnü Mahali’nin yineleyip durduğu “Suriye biterse Türkiye de biter” lafından çalıntılayıp söyleyeyim: Munzur biterse, Türkiye biter. Gerçekten biter.
Yazının Facebook'taki
bağlantısı. |