GERİ

Arp ve Dünyanın sesleri

Kız kardeşim sıra dışı biridir, istekleri de öyle. Örneğin hamileliğinde bir akşam eşine “inci kolyeye aş eriyorum” demişti. Bütün kadınlar gebeliğin saltanatını sürüyor, bende aş erme falan hak getire, o yüzden düşündüm taşındım, inciye aş ermeye karar verdim, diye de eklemişti. Eşi anlayışlı davranıp incisini aldıydı. Gebe olmadığı bir seferinde de, ben evimde bir arp olsun istiyorum, dedi. Millet evinin salonunda bir piyano bulunsun ister ya bizimki farklı; arp istedi. Madem istedi, alalım bari dedik ama inanır mısınız o sıralar koca İstanbul’da hiçbir yerde satın alacak bir arp bulamadık. Neyse sonra o unuttu, biz de aramaktan vazgeçtik. Şimdilerde Paraguay Arpı diye bir şey olduğunu öğrenince, derdimizin arp aramak olduğu keyifli günlerimizi hatırladım…

Paraguay’da 420 kişi birden arp çalarak Guiness Rekorlar kitabına girmiş. Çalması oldukça zordur diye bilirim de ondan ötesi arp dediğin kocaman bir enstrüman, 420 tanesini nereye sığdırmışlar da hep beraber çalmışlar. Ayrıca Paraguay yoksul ve minicik bir ülke, gerçi 400 bin metre kare yüz ölçümü var ama nüfus şimdilerde anca 7 milyon olmuş. Hani İstanbul’u bir yana bırak nüfusu Bakırköy kadar olan bir ülkede arp çalan 420 sanatçı mı varmış? Hani cumhurbaşkanıyken hurda vosvosunu satılığa çıkaran ve de gecekondusunda oturmayı sürdüren tonton ihtiyarın ülkesi değil miydi bu Paraguay ayol? Bu ve benzer sorularla yola çıkınca karşıma “Dünyanın Sesleri” yani “Sonidos de la Terra” çıktı.

“Sonidos de la Terra” 2002 yılında kurulmuş. Paraguay’ın 180 farklı yerleşim yerinde gençlere müzik eğitimi veriyormuş. Köy kent demeden, ülkenin neredeyse her kösesindeki gençlere hem klasik hem de ulusal müzik enstrümanlarını çalmayı öğretiyorlarmuş. Mottoları: Gündüzleri Mozart çalan gençler, geceleri dükkan camlarını kırmaz” imiş. 420 kişinin birden arp çalmasını sağlayan da işte bu oluşum. Paraguay bütün Güney Amerika ülkeleri gibi dertli. Kolomb sonrası yerli katliamı ve İspanyol hemogomanyasının yarattığı dertler anca soğuyup bağımsızlıklarını ilan etmişler ve azıcık kendine gelecekmiş ki 1954’de bir diktatörün yönetimine girmişler ki giriş o giriş. Bu diktatörün ölümünden sonra da onun oğluydu yeğeniydi, yeğenin oğluydu falan derken tam 35 sene bir ailenin hükümranlığından kurtulamamışlar. 1989’da bu ailenin hükmü kalktığında, ülke ekonomik olarak da moral olarak da kültür olarak da eğitim olarak da dibe vurmuş durumdaymiş. Sonrası yeniden canlanmanın sancıları ile dolu.

Sadece enstrüman çalmayan, çaldıkları enstrümanları da yapan bu “SonidasDe la Terra” nın kurucusu ise Luis Szaran. L. Szaran 1953 doğumlu, yani ömrü diktatörlükle birlikte başlayıp onunla sürüyor. Yoksullukla boğuşan köylü bir ailenin sekizinci çocuğu ama gene de şanslı doğmuşlardan biri. Çünkü daha çocukken, Jose Luis Miranda adında Paraguay’lı ünlü bir müzisyen tarafından keşfediliyor. Onun sayesinde İtalya’ya gönderilip müzik eğitimi alıyor. Çok yetenekli olmasının yanı sıra çok da çalışkan bu Luis. Roma’da orkestra yönetmenliği mastırı da yapıyor, Brezilya’da kurslara da gidiyor, pek çok başka ülkede pek çok ünlü müzisyenden dersler alıyor. Sonunda müzisyen, kompozitör ve orkestra şefi oluyor. Klasik müziğin yanı sıra Güney Amerika yerlilerinin müzikleri ve Paraguay halk müzikleri konusunda da uzmanlaşıyor. Besteleri Güney Amerika ve Akdeniz ülkeleri başta olmak üzere pek çok ülkede çalınıyor. 1990’da ülkesinin başkent senfoni orkestrasına (OSCA) başkan oluyor. Kitaplar yazıyor, hakkında kitaplar yazılıyor, özetle çok ünlü oluyor.

Tıpkı Luiz Miranda’nın onun elinden tutması gibi, Luiz Szaran da ülkesinin gençlerinin elinden tutmayı beceriyor. Hem de ne beceri. Onun kurduğu “Sonidos de la Terra” ülkenin dört bir yanında okul kuruyor, orkestra kuruyor, etkinlikler düzenliyor. Sonunda Sonidas de la Terra’ın müzik öğretmenlerinin yarısı bizzat Sonidas’tan yetişen öğrenciler oluyor, hatta ülke orkestralarda çalan profesyonellerin üçte birini de Sonidas’tan yetişenler oluşturuyor. Bu proje o kadar başarılı oluyor ki Arjantin, Bolivya, Brezilya ve Uruguay’a da sıçrıyor. Hatta 2006’da Almanya’da Amerikalı, Avrupalı, Afrikalı, Çinli çocuklardan oluşan, aynı ismi taşıyan aynı amaca hizmet eden bir grup kuruluyor. Sonuçta bütün dünyada 14 bin genç, Szaran’ın projesi kapsamında müzisyen oluyor. Luis Szaran’ın Sonidas de la Terra’sının en çok ses getiren projesi ise H2O Orkestrası. Bu orkestranın enstrümanları su şişesi bidonu hortumu gibi su ile ilgili atıklardan üretiliyor. Bu atıklarla müzik yapan orkestranın amacı dünyanın en büyük sorunu olan su sorununa dikkat çekmek. Dikkat çekiyorlar. Gençlerin “Su” adlı grubunun su şişelerinden yayılan müzik dünyayı dolaşmaya devam ederken UNESCO, 2016’da H2O orkestrası için Szara "Barış sanatçısı” ödülü veriyor.

Aslında İspanyol işgalcilerin Avrupa'dan Amerika'ya taşıdıkları arp, Güney Amerika'da yaygın bir enstrüman, özellikle Venezuela’da çok seviliyor. Paraguay’ın ise ulusal enstrümanı sayılıyor. Diatonik denilen cins arp 32, 36, 38, 40, 42 veya 46 telli oluyor. Sedir, çam ya da tropikal ağaçlardan üretiliyor. Paraguay arpı üç ayrı parçadan oluşuyor ama birleştirmek için yapıştırıcı kullanılmıyor, geçme usulle birleştiriliyor. Başka bazı teknik özelikleri de var ama ben anlayamadım. Anladığım şu ki iyi bir arp en az 50 yaşında olmalı. Arp tırnakla çalınıyor. Paraguay arpı ya tek başına ya da ikinci bir arp ya da gitarla birlikte çalınıyor ve genellikle ülkenin yerli dili olan Guarani dilinde şarkılara eşlik ediyor. İster Guarani ister İspanyolca şarkılara eşlik etsin, geleneksel olarak arpı erkekler çalıyor. Çünkü 20 yüzyılın sonlarına kadar kadınların arp çalmaları, dini nedenlerle yasak. (Ah şu Katolik İspanyollar!) 420 kişilik Arp çalma şöleni ise 2014’de gerçekleştiriliyor ve elbette kızlı erkekli çalınıyor.

Öyleyse bu hafta sonunun sloganı söyle olsun mu: Kahrolsun diktatörler, yaşasın müzik.

Bir de şu seçeneğimiz var: Kahrolsun dini yasaklar, yasaşın kadınların arp istekleri.

Umarım bir gün herkesin müzikli bir hayatı olur, kız kardeşimin de bir arpı…


22 Kasım 2019

NOT: Bu harika adam eşliğinde 420 kişinin arp çaldığı konseri bence kaçırmayın!..

Yazının Facebook'taki bağlantısı.

GERİ