GERİ

Zenginlerin Gizli Kanser İlacı

Arkadaşım bir karikatür paylaşmış. Beton binalar önündeki bir banka çökmüş bir çöpçü, hayal kuruyor. Tepesindeki baloncukta bir sarı çınar yaprağı var. Önündeki teneke, plastik vb. çöpler yerine kuru ağaç yaprakları süpürdüğünü hayal ediyor, suratı da bu hayalle gayet mutlu görünüyor. Çevreci bir karikatür bu. İmzasız bir ileti, o yüzden kim çizmiş bilmiyorum. Arkadaşım çok beğenmiş ki paylaşmış sosyal medyada

Çöpçünün ağzında sigara olmayaymış iyiymiş, diye yorum yazdım. Sen dikkat çekmesen o sigara fark edilmiyordu bile, diye yanıtladı arkadaşım. Zaten amaç dikkat çekmeden beynimizi etkilemektir, anlamında karşı cevap yazdım. Sen yazana kadar ben farkına bile varmamıştım. Sen söyleyince de adam sigarasını da yakmış, dalmış gitmiş diye olaya yeni bir boyut ekledim. Karikatürde ot olarak tek dikkatimi çeken kuru bir çınar yaprağıydı önce. Ben bunu bilir bunu söylerim, diye ısrar etti. Ben de zaten onu diyorum; böyle etkileniyor bilinçaltımız, biz hiç fark etmeden, diyerek karşı ısrarımı sürdürdüm…

Biliyorum iliştirdiğim bu karikatürü görünce çoğunuz bana değil ona hak verdiniz. Bana da kafayı sigaraya takmış bu kadın dediniz, değil mi?

Bir konuya takılınca, “seçici dikkat” yüzünden her gördüğün, her duyduğun, her kokladığın, her dokunduğun şeyde onu aradığın ve bulduğun doğrudur. Benim bu konuya takıntılı olduğum da doğru. Sizi de kendim gibi bu konuya takıntılı yapabilsem keşke…

-Zenginler kanserin ilacını bulmuş ama bize söylemiyorlar…

-Hain Yahudiler kanserin ilacını çoktan bulmuş ama bu sırrı kendilerine saklıyorlarmış. Bakın İsrail’de hiç kanserli insan yok…

Yukarıdakine benzer ne çok dedikodu var ortalıkta dolaşan. Üstelik inanı da bolca ne yazık ki...

Ateş olmayan yerden duman çıkmazmış, diyen bir atasözümüz var. Peki ya doğruysa bu dedikodular?

Olabilir mi?

Diyelim ki oldu, kanseri önleyecek aşıyı birileri buldu. Irkçı söylemlerden aklımızı koruyarak soruyorum: Salaklığın dik alası olmaz mıydı, bunu bir avuç Yahudi ya da zengin için saklamak, 8 milyarlık koskoca dünya nüfusuna satmak yerine. Benim bildiğim, ne Yahudi milleti salaktır ne de tüccar milleti. Ayrıca diyelim birileri bu sırrı sırf kendine saklamak istedi, bunca müşterisi olan bir şeyin satışı durdurulabilir mi sizce, bu global ticaret çağında. Pahalı kanser ilaçlarını satmak için saklıyorlar demek de o denli salakça; birileri kanser olsun da sen ilaç satasın diye beklemek yerine hemen şimdi hem de herkese satmak daha karlı değil mi? Bu dedikodu senaryolarının ana örgüsünde bile iş yok ama Ayşecik, Sezercik masallarıyla büyüyenlerden gene de yutan oluyor işte…

Bir şey soracağım: Siz zenginlerin ağzında hiç sigara gördünüz mü? Bizim sonradan görmeleri düşünmeyin ama. Dünyanın en zenginlerini kast ediyorum. Bill Gates’in, Elon Musk’ın falan mesela. Sabah akşam onlarla mıyız, ne bilelim onların ne yiyip ne içtiğini dedinizse, haklısınız. Olsun ama, Trump gibi her gün ekranda olan birinin ağzında sigara görünüz mü mesela? Eğitimli bilinçli üst tabakayı geçtim, zır cahil bile olsa hiç bir “büyük zengin” sigara içmiyor. Neden ki?

Sigara, kanser davetiyesidir. "Buyur gel, benim akciğerim, benim mesanem falan seni dört gözle bekliyor" diyen bir davetiye. Hem de öyle bir davetiye ki bir kez gönderilmiyor. Gün boyunca defalarca tekrarlanıyor bu çağrı, hem de bir gün değil her gün. Bunca ısrarla davet edilen de sonunda teşrif ediveriyor işte...

-Canım, ömründe ağzına sigara koymamış olan da kanser oluyor, mesela falanca kişi… diye itirazı dayayanlar için, diğer davetiyelerin varlığını da hatırlatmış olayım. Ancak bu kırmızı mumlu davetiye kadar etkisi yok bütün diğer davetiyelerin toplam gücünün. O kadar etkili yani bizimkinin davetiyesi.

“Kanserin gizli aşısını bulmuşlar da bize haber vermiyorlar” diyenler ne kadar haklı. Sigara içmiyor, duman solumuyor çünkü onların hiç biri.

Bize satıyorlar ama. Bu bin bir zehir kokteylini, gönüllü olarak satın alıyor olmamız ve hatta göğsümüzü siper ederek canı gönülden savunmamız için de beynimizi yıkıyorlar. Beyin yıkama işine “normalleştirme” deniyor. Bu normalleştirme işi de öyle ha demeye olmuyor. Çok titiz ve çok ısrarlı çalışıyor reklamcılar. Açık reklam değil bunlar. Beyin yıkama açıkça yapılamaz çünkü. Fotoğraflar, karikatürler, filmler, hikâyeler, her türden söylemin içine yedirilerek yapılıyor. Eskiden öyle yapılmıştı halen de öyle yapılıyor. Şimdiler en çok da sosyal medya kullanılıyor yeni tiryaki edilecekler (yeni müşteriler) oralarda takıldığı için.

Sigara içmek o yüzden “normal” bir şey. Reklamcıların aklı ve becerisi sağ olsun: Eskiden “sigara içmek erkekliğin şanındandır” diye yazmışlardı herkesin beynine. Erkeklikle tütünün ne alaksı varsa. Şimdilerde ise “sigara ve de esrar içmek kişisel özgürlüktür” diye yazıyorlar beyinlere, ustaca...

Benim gerçekten çok bilinçli ve çok akıllı olan bu arkadaşım bile, bir çöpçünün “yorulduğunda sigara yakıvermesini” çok doğal bir şey olarak görüyorsa, bütün dünyanın bilincinin içine edildiğini daha iyi ne örnekleyebilir ki?

Sigara içmek “normal” hatta “çok normal” bir şey olduğu sürece, kanser olmak da “normal” hatta çok normal” bir şey olmaya devam edecek ne yazık ki.

Beyni yıkananlar hep ötekilerdir ya, yıkanmamış beynimizi seveyim.


9 Eylül 2020

Yazının Facebook Sayfasındaki bağlantısı.

GERİ