GERİ

Dost Para, Düşman Para

Arkadaşım Adnan gazetecidir. Yoğun sağlık sorunları yaşadığı ve artık bekâr olduğu için bir bakımevinde konaklıyor ama bu durumdan memnun değil. Kendi evinde özel bir bakıcı eşliğinde yaşamak istiyor ama parası yetmediği için yapamıyor. Bugün iyice kafası atmış olmalı ki sosyal medyada yakınmış: 2000 yılında 14 “eski arkadaşıma” 202 bin dolarımı kaptırdım.

Adnan’a bütün paranı arkadaşlarına borç diye dağıttıysan, dolandırıldım demeyeceksin, ben enayinin tekiyim diyeceksin, demeye hazırlanıyordum ki kendi enayiliklerimi hatırlayıp vazgeçtim. Para ve dostluk üstüne söylenmiş bir deyim düştü önce aklıma: “Dostuna borç para verme, hem parandan olursun hem de dostundan”…

Adnan, çalışkan bir gazetecidir, zamanında da çok çalışmış iyi kazanmış ama parasını elinde tutamamış. Ben de çok çalıştım, hem de en çok para kazanıldığı düşünülen bir mesleği (doktorluk) yaptım, ama para kazanamadım. Benim arkadaşlarıma ya da dolandırıcılara kaptıracak yüz binlerce dolarım hiçbir zaman olmadı. Ama gene de Adnan’la enayilikte yarışabilirim.

Benim “eski arkadaşlarıma” kaptırdıklarımın binleri yok sadece yüzlerce dolarsa da işin özü fark etmez. Benim için zaten sağ tarafta kaç sıfır olduğunun hiçbir önemi yoktur. Para konu olunca bir de bir, bin de bir, benim lugatımda. O yüzden bence elinde ne kadar varsa o kadarını kaptırma yeteneği olabiliyor enayi insanın.

Örneğin bir arkadaşım çocuk okutuyorum sıkıştım birkaç aya geri veririm deyince elimdeki birkaç yüz doları ona verdimdi. Birkaç sene sonra, ben emekli oldum, aldığım bahçeli evde birlikte piknik yapalım diye beni de yeni evine davet edince arkadaşım olmaktan eski arkadaşım olmaya terfi etti.

Örneğin başka biri bana olan birkaç yüz dolar borcunu birkaç ay içinde maaşını aldıkça taksit taksit ödeyebileceğini söylediydi. Bir süre sonra yeni aldığı araba ile beni gezmeye götürmeye kalkınca o da eski arkadaş rütbesine evrildi.

Örneğin günün birinde büyük paralar da gerektiren çok önemli bir belayla uğraştığımı duyup ziyaretime gelen bir başka arkadaşım, senin için ne yapabilirim, diye gözlerimin içine bakınca nutkum tutuldu, borcunu öde yeter, diyemedim ama onun adını da eski dostlar defterime o an yazıverdim.

Örneğin bir arkadaşım banka borcumun bugün vadesi geldi birkaç gün sonra maaşımı alınca geri öderim, diye aldığı birkaç yüz dolarımın adını yıllar geçtiği halde anmıyordu bile ama yurtdışına göçme kararı alıp para derdine düştüğümde gene yüzüm tutmadı da bütün cesaretimi toplayıp bir mesaj yazdım ve şimdi borcunu öderse çok hora geçeceğini bildirdim. Bugün param yok, bir hafta içinde mutlaka öderim, dedi ve sonrasında sırra kadem basarak o da kendini eski dostlardan saydırdı.

Bu listeyi sürdürürsem Adnan’ın 14 “eski(!) arkadaş “listesini aşacağımdan ve enayilikte ona nal toplatacağımdan eminim… Adnan’ın enayiliğine sataşacakken kendi enayiliklerimi hatırlayıverdim ama bundan daha önemlisi zor günlerimde ziyaretime gelip beni teselli eden ve giderken lafını bile etmeden komidinin üstüne içinde para olan zarflar bırakan arkadaşlarım geldi asıl aklıma. Şimdi sana çok para gerekecek diyerek, gerekli falan değil, istemiyorum diye tepindiğim halde bana zorla para veren ve sonrasında da verdiklerini geri almayı kesinlikle reddeden dostlarım aklıma geldi…

Eski dost ve eskide kalan dost farkı işte.

Bugün Adnan’ın bu gönderisi yüzünden dostluk ve arkadaşlığı para alışverişine indirgeyenleri düşündükçe aklım iyice karıştı…Bugün duyduğum bir dedikodu ise kafamdaki buğuyu biraz olsun dağıttı: Yeni tanıdığım zengin bir hanım, yeni tanıdığım bir başka zengin hanıma, seninle tanışmak isteyen bir hanım var, demiş. İkisini tanıştırmak için de bir buluşma organize etmiş. Görüşme sonrasında nasıl hoşlandın mı diye sormuş tanıştırdığını tanıştırdığına. Valla benim görüşmek isteyeceğim, buluşup birlikte bir kahve içsek diyeceğim biri değil, şeklinde gayet dürüst bir yanıt alınca da hemen itirazı dayamış: Ama onun kocası çok zengindir.

Komedi yazmaya çalıştığımı sanmayın. Zaten komiklik yapabilen biri değilimdir ama niyetim de o değil. Ben orada değildim ama tanıklar bol, bu trajikomik durum gerçekten yaşanmış. Kendisi aileden ve de kocadan zengin olan ve hayatı boyunca çalışmadan para harcamayı becerebilmiş olan bu hanım, çok çalışarak kendi servetini kendi yapmış olan diğer hanımın, tanıştırıldığında hoşlanmadığı bir hanımla kocası çok zengin olduğu halde arkadaşlık etmek istememesini anlayamamış…

İlk kez gördüğü bir insanın cüzdanının kalınlığını anında fark edebilen özel yetenekli insanlar olduğunu biliyorum. Cüzdanı kalın olanlarla dostluk geliştirmeyi marifet sayanların varlığını da elbette bilirim. Birini sadece cüzdanı kalın diye dost olarak kabullenemeyenlere şaşıranların var olduğunu ise bugün öğrendim.

Ben hep parasız ama hep zengin yaşamış biriyimdir. Para konusunda fakir olduğumu da yeni öğrendim. Fakir derken parasız olmaktan değil para mevzularında bilgisiz olmaktan söz ediyorum. Yoksa paranın bizzat kendisine bugüne kadar hiç önem vermedim, bundan sonra da değişmeye niyetli değilim. Benden aldıkları borcun üstüne yatan arkadaşlarımı “eski dost” diye saymamın nedeni de para falan değil (kesinlikle değil), para söz konusu olduğunda bana karşı sergiledikleri davranış biçimidir. Kendilerini akıllı, beni salak saymalarına dayanamıyorum, yoksa para da neymiş.

Ne diyordu eski şarkıcı: Kastım sana değil dostum, salakla dostluğu kestim…

24 Nisan 2021

GERİ