GERİ

Çerkez Kadınlar-17
Efsane Çerkes Kızları-16 / Lâle Cihanoğlu

Lâle Cihanoğlu "Efsane Çerkes kızları"nı anlattığımız yazı dizimizin 16. bölümünde bu pazar konuğumuz Lâle Cihanoğlu...

Kendinizi tanıtır mısınız? Mesela nerede doğdunuz, nerede büyüdünüz, eğitiminiz nerede nasıl şekillendi?
-İzmir`de doğup büyümüş Çerkes kökenli bir anne ve Türk bir babadan İzmir`de dünyaya gelmişim. İzmir Özel Türk Kolejinde lise eğitimimi tamamladım. Ne yazık ki `80 öncesi dönemin şanssızlarından olup kazandığım Hacettepe Üniversitesi Psikoloji bölümüne gidemedim. Diğer ilgi alanım olan Interior Design eğitimimi "Correspondence" olarak İngiltere’den aldım. Daha sonra İstanbul’da uzun yıllar süren bir çalışma hayatım oldu.

Şimdi neredesiniz? Ne gerekçeyle oradasınız?
-Şimdi İzmir’deyim ama İstanbul’daki çalışma dönemini evlilikle sonlandırıp ABD’ye yerleşmiştim. Amerika’da çalışmadım ama kendi bilgimi geliştirmek ve onların Avrupa’dan çok farklı olan inşaat sistemlerini öğrenmek için tekrar design dersleri aldım. Vaktimi bir süre bu dersler ve seramik dersleri ile geçirdim.

Amerika’da yaşamaktan memnun kaldınız mı? Hangi açılardan?
-Ailemi ve arkadaşlarımı özlemek dışında Amerika da yasamaktan son derece memnundum... Amerika maceram ilk olarak New York’ta yaşayan teyzeme gelmekle başlamıştı. Hiç unutmam beni havaalanından alıp eve getirirken ilk sözü "Sana burada Amerikalı gibi yaşamayı öğreteceğim" olmuştu. Kendi tecrübelerini bana anlatır ve "Eğer onlar gibi düşünemezsen adapte olamazsın" derdi. Bu sözlerini sevmemiştim. Ben Türk'üm, nasıl ve niye onlar gibi düşüneyim ki... Ancak bana bazen saçma, bazen tuhaf hatta komik bile gelen Amerikalıların kurallarına ve yaşam tarzlarına alışmam teyzem sayesinde oldukça kısa sürdü. Zaman içinde bu kurallarının aslında hayatı kolaylaştırmak ve korumak üzerine olduğunu fark ettim. Aslında ben de oldukça kuralcı bir aslan burcu kadını olduğum için mutlu bir şekilde uyum sağladım...Burada yasamaktan mutlu olamayan arkadaşlarım da oldu ve sanırım teyzemin sözü doğruydu: Onlar gibi düşün…
Pek çok kez Amerika’ ya gidip uzun süreler kaldım ve gezdim. Daha sonra evlenip gelince de hiç zorluk yasamadım tabii. Eşimle son yerleştiğimiz yer, ben istediğim için Boca Raton, Florida idi. Benim için çok güzel olan iklimi ve tabiatından dolayı istemiştim Florida’yı. Yıllar önce de Miami’de bir süre yaşamıştım, zaten bildiğim bir yerdi.

Kafkas halklarından hangisindensiniz ve bilmek ve benimsemek açılarından kendinizi bu kültürünün neresinde konumlandırıyorsunuz?
-Annemin babası Çerkeslerin Bjedoug (yanlış yazdıysam affola!) boyundan geliyor. Dedemin ailesi Rusların Çerkesleri Kafkasya’dan sürmesinden sonra ilk olarak Romanya’ya gitmiş. Daha sonra Osmanlı topraklarına geçilmiş ve yerleşmeleri için gösterilen Aydın’ın Söke ilçesine gelip yeni hayatlarını orada kurmuşlar. Dedem ve kardeşleri Söke’de doğmuş. Dedem büyüdükten sonra İzmir’e yerleşerek kumaş tüccarı olarak iş hayatına girmiş. Annem ve kardeşleri İzmir’de doğup büyümüşler.
Çocukluğumun anılarında dedemin özel bir yeri var. Onun gümüş kılıcı ve kamasıyla savaş oyunu oynamamız gibi. Çerkeslere özgü o kılıç ve kama öyle güzel, öyle muhteşemlerdi ki… Tabii annemden gizli bunlar...
"Ben Çerkes'im" demeyi seviyorum, bununla gurur duyuyorum ama Çerkes kültürünü içinde yaşayarak öğrenmeyi isterdim. Bu konuda Düzce ve civarına yerleştirilenler en şanslıları sanırım…

Tam içinde büyümemişsiniz ama Çerkes kültürünün sevdiğiniz, kaybolmasın istediğiniz ve benimseyemediğiniz, keşke olmasa dediğiniz özellikleri nelerdir?
-Çerkes kurallarıyla büyütülmedim ama burada okuduğum, çocuğumu ailemin yanında sevememek gibi katı ve abartılmış saygı kuralları olmamalı bence. Güzel yanlarını daha çok vurgulamalıyız. Kızların topluluğun erkekleri tarafından nasıl korunmaya alındığı ve nasıl güzel ve medeni bir arkadaşlık yaşandığı gibi…

Çerkes kültürünün kişiliğinizi etkilemiş olabileceğini düşünüyor musunuz?
-Çerkes dedem oldukça modern ve ileri görüşlü biriydi. Sanata, müziğe meraklı, son derece sosyal ve yardımseverdi. Yaşadıkları çevredeki farklı etnik kökenlerden olan ailelerle kaynaşmış olmaları annemlerin evinde, bu yazı dizisinde ilk kez duyduğum bazı kuralları yumuşatmış bence. Dolayısıyla ablam ve ben bu kurallardan habersiz büyüdük. Tabii bunda babamın Çerkes olmayışının da etkisi vardır muhakkak.

Dili biliyor musunuz? Biliyorsanız anlamak, konuşmak, yazmak anlamında ne kadar hâkimsiniz?
-Çok küçükken henüz annemin ailesinde büyükler hayattayken onların Çerkesce konuşmalarını hayretle dinler ve "Nasıl böyle hızlı bir şekilde konuşabiliyorlar, ben hiç öğrenemeyeceğim" derdim. Ve öyle de oldu tabii, sadece bir iki kelime kalmış aklımda. Annem de sonradan unuttu konuşmadığı için. Keşke annem bizlerle Çerkesce konuşsaydı ve ana lisanımızı öğrenseydik!

Çerkes mutfağını sever misiniz, bilir misiniz?
-Annemin muhteşem Çerkes tavuğunu yapmayı ben devam ettiriyorum, büyük bir gururla. Bu soğuk yenen Cerkes tavuğunu güzel yapıyorum ama en çok kişnişli, dövülmüş pirinçle yapılan ve mamris (mısır unu lapası) ile yenen sıcak tavuk yemeğini severdim. Maalesef onun tarifi yok bende. Keşke yapan olsa da ben de öğrensem...

Çerkes danslarıyla aranız nasıldır?
-Çerkes danslarını doğru dürüst öğrenme şansım olmadı ama genetik ve kalıtsal özellikleriniz kolay kolay kaybolmuyor. Çerkes oyunları oynayanları bir kez seyredip ertesi gün annemlere bir gösteri yaptığımı ailem hiç unutmamıştı mesela.

Bir sonraki kuşağa Çerkesliğin nesi aktarılmalı diye düşünüyorsunuz?
-Çerkes tarihi, dili ve kimseyi kısıtlamayan kuralları, güzel yemekleri ve dansları gelecek nesillere mutlaka aktarılmalı.

Seçme şansınız olsaydı yaşlılığınızı nerede/hangi ülkede yaşamak isterdiniz?
-ABD’de yaşamanın kesinlikle çok güzel yanları var. Fakat bir İzmirli döner dolaşır yuvaya döner. Ben de 2 ay önce öyle yaptım ve topraklarıma döndüm. Tabii ki bazı konularda ABD’yi özlüyorum ama gene de vazgeçilmez değil, vazgeçilmez olan kendi vatanım Türkiye’m.

Belirtmek istediğiniz başka şeyler varsa lütfen ekleyin...
-Dedemden söz ederken anneannemden hiç söz etmedim çünkü annem 1,5 yaşındayken vefat etmiş. Dedem sonra Düzce’den Çerkes bir hanımla evlenmiş. Dedem müzik sevgisini annemle teyzemlere piyano, keman ve Çerkes mızıkası dersleri aldırarak aşılamış. Bahsettiğim teyzem dedemin ikinci eşinden. Amerikan koleji ve Ankara Üniversitesi felsefe bölümü mezunu olan bu teyzem tam bir Çerkes’ti. Çerkes inadı, zekâsı ve nezaketi vardı. Anne ve babasını kaybettikten sonra burs alarak Amerika’ya master yapmak için gelmişti. Çok mücadeleci bir kişiliği vardı, maalesef 8 sene önce aniden kaybettik, nur içinde yatsın. Teyzemin annesi Düzceli olduğu için hep oralara gider, Çerkes akrabalarıyla görüşürdü, dolayısıyla Çerkes kültürü hakkında bilgisi çoktu. Benim bildiklerimin çoğu da ondan yansıyanlardır. Keşke teyzem sağ olsaydı da asıl o anlatabilseydi...

Kazanımlarınızı ve kayıplarınızı paylaştığınız için sağ olun, var olun....

6 Haziran 2021

Yazının Medya Günlüğü sitesindeki bağlantısı.

GERİ