GERİ

DDD: Dünyayı Dantel Değiştirecek

NeSpoon mahlaslı Sylwia Spoon, Warşova doğumlu, Polonyalı, cam gözlü bir kadın. Aslen çanak çömlek sanatçısı ama asıl ününü sokak sanatçısı olarak kazanmış. Yaptığı duvar grafitlerinin özelliği dantel desenlerinden oluşması. Bu kadın duvarlara ve koca koca binalara danteller giydiriyor. Dantelin estetik kodlarını, hemen her kültürün içinde var oluşunu, simetrisini ve uyumunu seviyormuş. Sokak sanatçısı oluşunu ise, sokaklar özgürlüktür diye yanıtlıyor.

Dantel nine yadigarıdır, sevdiğimiz kadar da küçümsediğimiz bir şeydir. Bize geçmişi hatırlattığı için severiz, aynı nedenle de küçümseriz. Sehpalarına hala dantel örtüler yayanları eski kafalı olarak etiketleriz. Eskiden televizyon ve telefonların üstünde dantel örtüler vardı gibisinden hikâyelerle küçümseriz. Telefon ve televizyon hayallerde bile yokken, sedir yastıklarının, yatak çarşaflarının kenarlarında da danteller vardı. Çok daha öncesinde de var dantel. Toprak damlı evlerde, ev bile olamamış çadırlarda da var. Hem bizim coğrafyada hem de dünyanın taaa öteki köşelerinde de var. Kadının olduğu her yerde her daim dantel var.

Dantel erkek dünyasının yok saydığı bir sanat dalıdır. Hem de sistemin takdir ettiği bütün sanat dallarından daha zor icra edilen, daha çok emek ve daha çok yaratıcılık gerektiren ve gündelik hayatta kendine bütün sanatlardan daha çok yer bulmuş bir sanat dalıdır. Dantel, kadının asırlardır tıkıştırıldığı ev denilen mapushaneyi sanat galerisine çevirmesinin simgesidir. Başına sardığı örtünün oyasında, akbeyaz çarşafının sallantısında, perdesinin eteğinde, kahvesinin tepsisinde, su bardağının altındadır. Çeşit çeşit, desen desen, elini uzattığı her yerde, her köşede bulunur. Bir erkeğin asla anlayamayacağı kadar bitmez tükenmez bir sabırla örülür dantel. Bakmayın siz İngilizlerin işi makineye döküp otomatik ördürüverdiği çakma dantellere. Dantel, kadının gerçek anlamıyla el emeği göz nurudur.

Dantel satışları için açık artırmalar oluşmadan, dantel sergileri için sanat galerileri kapışmaya başlamadan bu dünyada kadın erkek eşitliği olamaz, diye yazmıştım bir seferinde. Kadının zamandan ve konumdan bağımsız en yaygın eseri olan dantele gereken önemin verilmeyişini erkek kültürü hegomonyasının önemli bir simgesi saydığım için.

Ben hayata iddialı başlayanlardanım. Henüz ilkokul sıralarındayken elle dikiş dikmeyi öğrendim. Aynı dönemde örgü örmeye de başladım. Ortaokuldayken makineyle dikmeyi şişle örmeye göre daha bir incelik isteyen tığ işini de öğrenmiştim. Lisedeyken günün moda akımlarının etkisi altında kalır gibi oldum. Dantel örmek ev kızlarının işi, bense okuyan, modern(!) bir kızdım; ne işim olurdu örgüyle dantelle falan. Ama çabuk toparlandım. Mademki eve kapatılmış kızlardan bir farkım var, mademki okuma yazma biliyorum, öyleyse benim dantellerim de bunu yansıtmalı, dedim. Kareli defterime çizdiğim bir şablonu ördüm: Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun bir dizesini:

“Can bulaşmaya görsün tene, ister bir gün yaşa, ister bin sene.”

Bu şiir danteli enlemesine bir pano olarak tasarlamıştım. Çerçeveletip yatağımın başucuna asacak, o dizelerle her sabah ve her akşam yaşamın değerini yeniden hatırlayacaktım. Sonra ne olduysa bir türlü çerçeveletemedim. O danteli de hangi köşede unuttuğumu bilemedim. Geçenlerde erkek kardeşim hatırlattı. Senin dantelini ördüğün o dizeleri hayatım boyunca unutmadım, dedi. Boş bulunup ne dizesi deyince de o muhteşem dizeleri ezberden okuyarak bana unuttuğum dantelli geçmişimi hatırlattı.

Aslında ben danteli hiç unutmadım. Artık sabrım ve vaktim yetmediği için örmüyorum ama Amerika’ya sadece bir tek valizle göçerken, geçmişime ait evraklarım ve değer verdiğim birkaç takı dışında yanıma aldığım yegâne şey tıka basa dantel dolu bir bohça idi. Dantellerim gelecekte yapmayı planladığım bir müzenin ana bileşeni olmak üzere hala bekliyor. Yakın arkadaşlarım bilir, hepsine de tembih etmişimdir: Bıktığınız, artık istemediğiniz dantelleri sakın atmayın, bir gün ben bir dantel müzesi kuracağım ve hepsini sizden bir bir toplayacağım.

NeSpoon’un dantelle donattığı duvarlar bu hayalimle birlikte bambaşka şeyleri de hatırlattı. Ben dantel müzesi kurma hayalimle, yani dantelleri duvarların içinde düşlemekle meğerse hayata ne kadar kısıtlayıcı bakıyormuşum. Danteller artık evlerin dışına taşmalıymış, tıpkı kadınlar gibi.

Eskiden içerdeki dünyayı sarmalayan danteller artık dışardaki dünyayı sarıp sarmalıyor. Gün gelecek, içeri tıkılanlar sokağa taşmanın özgürlüğünü keşfedecek. Gün gelecek, içerisi ve dışarısı bir olacak.

Dantel kültüründeki sabır ve dantel emeğindeki yaratıcılık, kadın özgürlüğünün simgesi olacak.

Dünyayı sokaktaki kadınlar değiştirecek.

Dünyayı Danteller Değiştirecek.

DDD…

3 Ekim 2021

Not: FaceBook: NSpoon and PLIG: nes.poonYT: NeSpoon tıklayın...

GERİ