GERİ

        Gerçek Masallar-I

Kenevir, neredeyse on bin yıldan beri bilinen bir bitkidir. Dünyanın hemen her yerinde yetişir. Birçok türü vardır. İnsanoğlu çok eskiden beri bildiği kenevirden pek çok şey elde etmiştir. Liflerinden ip, urgan, halat yapmasaydı belki de denizcilik gelişemezdi. Giysiler üretmemiş olsaydı, sıcak günlerde hayvan postlarının ağırlığı altında ezilirdi, kim bilir. Neyse ki keşfetti ve yaygın olarak kullandı.
Bir gün, uygar (!) insan Amerika kıtasını da keşfetti. Keşfetmese (işgal etmese ) olmaz mıydı, ben bilmem. Bildiğim bu keşfin gürbüz (hatta yamyam) çocuğu olarak Amerika Birleşik Devletleri’nin doğumudur. 1920’lerde ABD’de de pamuk ekimi (ürünü) çok arttığı için, pamuğun en büyük rakibi olan kenevire karşı savaş açıldı. Bu savaşı başlatanlar pamuk tüccarlarıydı ama ve elbette yedeklerinde reklamcılar vardı. Çünkü ticaret demek aslen reklam demekti. Bu sayede ülke çapında bir kenevir gözden düşürme kampanyası sürdürüldü. Özel yasalar çıkarıldı. Ülkede etkili olmak yetmedi, kampanya (kenevire karşı açılan savaş) bütün dünyaya yayıldı: Ticaretin (paranın) vatan ile sınırlanması elbette olmazdı.

Kenevirin bir başka özelliği daha vardır. Esrar ondan elde edilir:

Hint Kenevirinin, (Cannabis Sativ ve Cannabis Indica türlerinin) çiçek ve tohum yataklarından (sömek) Esrar elde edilir

  • ABD: Marijuana (marihuana)
  • Jamaika: Ganja
  • Paris: gannavuri
  • Jargon: Ot, cigaralık, derman, tek/çift kâğıtlı, gogo
  • Arapça: "hashish = ot"

    (Nedense Türkiye'de morfin ve eroininin ham maddesi olan afyon bitkisine "haşhaş"denir !)
    Kannabinoidlerin (Cannabis Sativa/Cannabis Indica) içinde, yani esrarda, en fazla bulunan ve farmakolojik etkilerinden sorumlu olan etken ana madde: ?9-Tetrahidrokannabinol’dür.
    Bu madde çok güçlü bir ağrı kesici ve çok güçlü bir kas gevşeticidir. Günümüzde ABD’de de ilaç olarak satılmaktadır. Caz ve Assassin’ler

    Kendi türkülerine burun kıvıran elitlerimizin bayılayazdığı caz, bilindiği üzere Amerika’nın alt tabakasının müziğidir. Ezildikçe bilenen öfkesini demire üfleyenler, bu kıtanın asıl sahibi yeni dönemlerin itilip kakılmışlarıdır. Yani bütün cazcılar Latin Amerikalılar ve zencilerdir. Bütün dünyada ve ülkemizde de yaygın olduğu gibi müzisyenler uyarıcılara teşnidir.
    1900’lerin başlarında cazcı demek eroin kullanan da demektir.

    Zaman geçtikçe caz ve Marıuhana beyaz adamın ilgisini çekmeye başlamıştır. İzbenin ve ucubenin müziğine ilgi duyanlar arttıkça, caz ve esrar kolkola, New Orleans’dan Şikago’ya oradan da Harlem’e gelmiştir: Louis Armstrong: “Muggles”, Cab Calloway: “That Funny Reefer Man”, Fats Waller: “Viper’s Drag” vb ile beyaz adamı büyülemektedir.

    Siyah (Zenci/Latin) = Caz = Marihuana.
    Bu eşitlik önce olağandır. Sonra pamuk savaşları başlar.

    1934 ABD: Bir gazete editörü:
    “Marihuana influences Negroes to look at white people in the eye, step on white men’s shadows and look at a white woman twice”

    Eroine (kenevire) karşı savaş çoktan başlamıştır. Bu sivil savaşın en etkili kumandanlarından biri “Harry J. Anslinger” bir çeşit Don Quixotte’dur. (Yaşam öyküsü ve savaşımı ibretliktir, meraklısına öneririm) Narkotikçi polislerin asıl atası odur. Beyin yıkamacıların, propagandistlerin ağa babalarındandır. Bugünlerde çokça duyduğumuz “bunlar haşhaşilerdir” söyleminin tohumunu eken odur. Öncülüğünü gazetelerin üstlendiği onun da cengâveri olduğu, yaygın olarak yürütülen kampanyanın iki temel söylemi vardır:

    1- Meksikalılar, zenciler ve diğer yabancılar beyaz çocukları marıuhana ile tuzağa düşürüyor

    2- Marco Polo’nun çok eskiden söylediği gibi “haşhaş yiyenler: Haşhaşin’ler (İngilizce assassin’ler) yüksek doz haşhaş ile profesyonel katile dönüşür, cennete gitme vaadi ile her türlü emri sakin sakin yerine getirirler.
    (Bu söylemin kıtalar aşıp içimize sinerek, inancımıza dönüşerek, mikrofonlarımıza nasıl taşındığı, başka bir masalın konusudur.)

    ABD’e dönersek, bu kampanyayla paralel, neden ve sonuç ilişkisi kapsamında ırkçılık da almış başını gitmektedir (ku klux klan hortlakları!) Şimdi beraberce bu cengâver ve vatansever Amerika’lının, Anslinger’in o zamanlar söylediklerini okuyalım

  • ABD’de 100,000 marijuana içicisi var
  • Çoğu Zenci, Latin, Filipinli
  • Hemen hepsi eğlence sektöründe
  • Onların şeytansı müzikleri: Caz ve swing, marijuana kullanımı ile oluşur
  • Marijuana beyaz kadınları bunlarla seks yapmaya iter
  • Irkımız dejenere olmasın diye mariuhana’dan kurtulmalıyız
  • Marijuana bağımlılık yapar
  • İnsanı suça iter, delirtir hatta öldürür
  • Kominist beyin yıkama yoludur
  • Kafayı bulunca kendilerini beyazmış gibi, iyi biri zannederler
  • Kafayı bulan kardeşini bile öldürür
  • Haşhaşilik 1090 yılında İran’da kuruldu
  • Dini ve askeri bir örgüttür
  • İnsanları haşhaşa alıştırarak kullanırlar
  • Yasadışı eylemler, barbarlık, cinayet başlıca işleridir

    Anslinger’lerin çabaları karşılıksız kalmamıştır: Muggles (marijuana) isimli parçanın bestecisi Louis Armstrong Kasım 1930'da Cotton Club’ın dışında esrar içerken tutuklanmıştır (klübün adı da ne kadar ironik değil mi?)

    1937’de çıkarılan "Marihuana Vergi Yasası" ile önce haşhaş ticaretinin sadece vergi pulu ile yapılabilmesi kararlaştırılmış, sonra hiç vergi pulu bastırılmayıp zaten olmayan pulu bulundurmayan tüccarlar cezalandırılmıştır.

    Kamuoyu oluşturulduktan, yasalar yerleştirildikten sonra, üstlerinde marihuana bulunan Meksikalı kaçak işçiler sınır dışı edilmiş, esrar ticareti mutlak biçimde yasaklanmış, ev üretimine bile denetim getirilmiştir.

    1920’lerde başlatılan ve bütün dünyada tam başarıya ulaşan pamuk/kenevir savaşları sonucunda, yani mutlak esrar yasağı sonrasındaki dönemde, yani 1970’lerden 1 Ocak 2014'e kadar, esrarın keyif amaçlı alınabileceği “tek” ülke Hollanda’ydı. Bu ülkede esrar kullanımı tam yasal değildi ancak suç da değildi. Bu sayede Amsterdam’a yoğun bir turizm oluştu. Amsterdam seyahatlerinin nedeni sadece seks değildi, eşlikçisi olan “baharatlı (esrarlı) kek” yemek için de gidiliyordu.

    Hollanda’da bir şey değişmedi, durum hala aynı ama ABD fikir değiştirdi; Colorado eyaleti 1 Ocak 2014'den beri (düşük miktarda) esrar satışına izin vermektedir. Bu eyalette “turizm” kısa sürede yani geçtiğimiz birkaç ay içinde patlama yaptı.

    Barack Obama: Esrar, en fazla alkol kadar zararlı, gençken ben de içtim ama asla kimseyi tavsiye etmem, dedi. Obama karşıtları bu tavrı ve bu yasayı “ABD eyaletleri parasızlıktan esrar satıyor” şeklinde yorumladı.

    Son olarak:
    The Lancet’ te yayınlanan bir araştırmaya göre: “Esrar (Hint Keneviri) tütün ve alkolden daha az zararlıdır”

    Günümüzde taze belalımız olan ve daha da olacak olan esrarın hikâyesi sadece kenevir/pamuk savaşından ibaret değildir. Bir yandaş savaş hikâyesi daha var. Yani bu masaldan hoşlananlar için 2. bir masalım daha var.

    Dilerseniz onu da anlatırım.

    28 Nisan 2014

    GERİ