GERİ

        Herkes kendine yakışanı yapar

Sabahın erken saatleri. İşe gidiyorum. Çoğu zaman olduğu gibi yürüyorum. Girdiğim bir sokakta gördüklerim yüzünden elim çantama gidiyor; mutlaka fotoğraflamalıyım. Gördüğüm bir çöpçü! (çöpçü değil, belediyenin temizlik elemanı demen gerekir, diyebileceğinizi biliyorum ama adını değiştirerek durumun değiştirileceğine inanmadığımdan, ben gene de çöpçü diyorum. Çingenelere roman, fahişelere seks işçisi falan filan demediğim gibi.)

Bu çöpçü, çelimsiz görünüşünün tersine pek çevik. Ben sokağın başından girdiğimde, kaldırıma park etmiş bir jipin arka çamurluğuna sıçrayıp çıktığını ve elindeki çalı süpürgesini yukarı doğru savurup ağacın dallarını dövmeye başladığını görüyorum. Yere düşen yeşil kabuklu yumurtamsı şeylerin ne olduğunu seçebilecek mesafeye gelince anlıyorum ki ceviz topluyor.

“İşte o an” diye bir televizyon programı vardı ya, elimin otomatik olarak çantama girdiği an onu jipin üzerine çıkarken gördüğüm işte o an. Kocaman kara bir jipin üstünde elinde çalı süpürgesi ile cılız bir adam. Ölü bir ağaç dalı ile yemyeşil kocaman ağaç dallarını döven, turuncu yelekli bir adam. İşte o an, ilk aklıma gelen, fotoğraflayıp basına vermek oluyor ama fotoğraflayamıyorum.

Beni durduran popülist yanım. İki üç ceviz için zavallı adamı teşhir etmek haksızlık değil mi? Yaya yolu nedir falan, hiç kafa yormadan, kaldırıma park eden jip, asıl teşhir edilmesi gereken değil mi? Hem zaten o vasat semtte, o vasat evlerin önünde, o pahalı jipin varlığı asıl önemli sorun değil mi? Bu kadar pahalı arabaları satın alan parada emek sömürüsünün oranı nedir, bilinir mi ki?

Karşı çıkış kent soylu yanımdan geliyor. Emekçidir diye, başkasının malını talan etmeye hakkı mı var? Ceviz ağacını dikmiş mi, sulamış mı da ürününü almayı hakkı görüyor falan da demiyorum, asıl jipe verebileceği zarardan söz ediyorum. Tamponuna basıyor; ya kırılır koparsa? Arabanın üzerine cevizleri düşürüyor; bir tanesi bile üstüne düşse gitti kaporta boya. Bir boya bile kaç para? Üç kuruşluk ceviz için bu kadar zarar ziyan verilir mi yaaa? Başkasının malına karşı bu hoyrat davranış, ne hakla?

Sabah sabah al başına bela. Düşün dur şimdi; hak ne hukuk ne, hele hele adalet duygusu ne? Köylü ne, şehirli ne, kültürlü ne, hele hele sağduyu denilen şey ne?

İşte böyle: “ O anı” fotoğraflayıp size göstermiyor olmamın tek nedeni beceriksizliğim değil, asıl kafamdaki karmaşa ile kaybettiğim zaman. Çünkü ben kendimle cebelleşirken o çoktan işini bitirdi, arabanın tepesinden indi, eğilip yere düşürdüğü cevizleri toplamaya başladı. Kaçtı gitti güzelim kare.

Olup bitenden sonra aklımda dönenen o cümle: Herkes kendine yakışanı yapar.
Kimi dalları sokağa taşan ağaçtan meyva çalar.
Kimi jip parası kazanırken gecekonduda yaşar.
Kimi başkalarının hayatını bir karenin içine sabitleyememeyi kusur yani tersini marifet sayar.
Herkes hayatı kendi penceresinden bakarak yaşar.
Yaşamsa kendi yolunda akar. Aynı su gibi akar; her delikten sızar kaçar, en çok da tam yakaladım sandığınızda, elinizden kayar.

27 Eylül 2011

GERİ