Tolstoy’un Epilepsi krizi bir örnek. Yaşlılarda sık görülen (ikinci tip) şeker yüksekliği hastalığında, aşırı şeker düşüklüğü dönemleri sıkça oluşur. Bu ataklar kendini bilmeme, sayıklama, saçma sapan konuşma ve davranışlara neden olabilir. Ataklar sırasında kişinin soğuk ve terli görünümü şeker düşüklüğünün neden olduğunu anlamayı kolaylaştırır. Eğer evde yaşlınız varsa ve onu benzeri bir fiziksel ve psişik tablo içinde bulursanız, hiç beklemeyin ağzına bir kesme şeker değdirip, emdirin. O bir lokma şeker, çabucak kendine gelmesini sağlayacaktır. Bu ataklar özelikle gece gelme eğilimindedir. Çünkü, işeme vb amacıyla yatağından kalkmış yaşlıların amaçsızca evde dolandıkları, ya da yanlış yerlere işedikleri ya da kendini bilmez durumda saçma sapan konuştukları ataklara pekala siz de rast gelebilirsiniz. Böyle durumların nedeni sadece şeker düşmesi atakları değildir elbette. Pek çok başka neden olabilir hatta şekeri aşırı yükselmiş bile olabilir. Ancak kişide yaşlılık diyabeti tanısı varsa, bunun için ilaç kullanıyorsa ve diyet yapıyorsa, eli yüzü soğuk ve terliyse, ona bir kesme şeker yedirmenizin hiçbir sakıncası yok. Ola ki faydası olur. Bir şeker hastasının şeker azalması atakları çok nadiren sara krizine dönüşebilir. Dikkatinizi çekerim çok nadiren dedim. Çünkü sara (epilepsi) krizi pek çok nedenle oluşabilir, nadiren çok uzamış şeker yoksunluğundan kaynaklanır. Bu bilgiye dayanarak, romandaki Tolstoy krizine ben bu tanıyı koydum. Ancak benim ne tanı koyduğumun hiç önemi yok. Önemli olan sara krizi karşısında nasıl bir tutum takınacağımızdır. Sara krizi bir beyin atağıdır. Beyin kendi elektriğini üreten ve onunla çalışan bir makinadır. Her bir sinir hücresinin (nöron) içinden bir elektrik kablosuymuşçasına elektrik akar. Bu akışlar birbirine karışmasın diye de her bir sinir gerçekten kabloymuş gibi tam ya da yarı kılıfla diğerinden ayrılmıştır. Ancak bu olağan akış trafiği bazen bozulur. Akan elektrikler birbirine karışır. Her bir nöron, hedefine ulaştıracağı elektriğin kontrolünü kaybeder. Olağan olarak farklı yöneltileri olan birçok elektrik akımı aniden bir araya gelerek tek bir doğrultuda akıverir. Tıpkı bulutların elektriğinin birleşip akıverdiği yıldırım örneğindeki gibi. İşte buna sara (epilepsi) krizi denir. Sara krizinin görünen yüzü anlattığım fizyolojik oluşumun dışa vurumudur. Yani normal elektrik akımı ile çalışması gereken nöron işini göremez. Bedenimizde bunun karşılığı, yapılması gerekenler yerine amaca uygun olmayan saçma sapan şeyler yapıyor oluşumuzdur. Kendinden geçerek yere düşmek, sonra kolun bacağın istemsiz ve amaçsız olarak kasılması, bir epilepsi nöbetidir. Epilepsi nöbetinde kol ve bacakların sadece bir bölümü kasılabilir. Sadece sağ ya da sol taraftakiler kasılabilir. Ya da her iki taraf eş zamanlı olarak bütün beden kasılabilir. Bu, nöbetin büyüklüğünü yani elektriksel yayılımın genişliğini gösterir. Bütün bedenin kasıldığı duruma büyük nöbet adı verilir. Büyük nöbetlerde, bedenin her iki tarafı da tutulduğu için, normalde her iki yandan uyaran aldığından tek taraflı olaylarda hemen hiç etkilenmeyen orta hat organlarımız da etkilenir. Bu nedenle, boğaz kaslarının aniden kasılması yüzünden büyük nöbetler, çığlık benzeri keskin bir sesle başlar. Hemen sonrasında çene kasları kasıldığı için çene kilitlenir. Bu esnada dil dışarda kalırsa ısırılıp yaralanır. Soluk borusu kasıldığı için nefes almak zorlaşır ve yüzde morarmalar olur. Ağız köpürmesi olur ki tükrük bezlerinin salgısını toptan boşatmasındandır. Kasılma yukarıdan aşağıya doğru iner. Sonunda içi boş organların kasları da istemsiz olarak kasılacağı için çiş ve kaka boşalmaları da oluşabilir. İstemsiz demem boşuna değil, bir büyük sara nöbeti sırasında, beyinde oluşan büyük elektrik boşalımı yüzünden beynin emir kulu olan bedenimiz istencimiz dışında kasılır. Üstelik kişinin bilinci de kapanmıştır, neler olup bittiğini de bilmez. Görüntü gerçekten ürkütücüdür. Bu kasılmaların seyircisi olmak zorunda kalan kişiler doğal olarak ne yapacağını bilemez durumda çare üretmeye çalışırlar. İyileşsin diye ağza burna kesik soğan yapıştıranlar olur. Çeneyi açmaya, nefes zorluğunu engellemeye çalışırlar. Zıplamakta olan kol ve bacakları zaptetmeye çalışırlar. Doğal reaksiyonlarımız ne yazık ki çoğu zaman doğru davranışlar değildir. Bu yapılanlar asla yapılmaması gerekenlerdir. Öyleyse bir büyük epilepsi atağına denk gelen kişi ne yapmalıdır? Hiçbir şey yapmamak en iyi çözümdür. Ne kadar ürkütücü olursa olsun her epilepsi atağı kendi kendini sonlandırma kapasitesine sahiptir. Hiçbir şey yapılmadan kendiliğinden geçer. Bu nedenle sabır en önemli tavsiyedir. Bunun tek istisnası nadiren görülen ve “status epilepticus yani sürekli nöbet” denilen durumdur. Bu durumda nöbetler ardarda sürekli olarak gelir, geçmez/ durmaz. Genellikle, ilaç kullandığı halde ilacını ihmal eden kişilerde, ilaç eksikliği veya yoksunluğu yüzünden oluşur. (Uzun yıllardır kullandığı ilaçlar sayesinde artık nöbet geçirmediği için, bana ilaç lazım değil sanarak ilacını kesen ve bu yüzden statusa girerek zırhlı Mersedesinde kilitli kalan ve şeker kriziydi diye geçiştirilen reizin durumu da budur.) Status yani sürekli nöbet demek, 20 dakika geçtiği halde hala nöbetin sürmesi demektir ki çok acilen hastaneye nakil gerektirir, yoksa kişi ölebilir. Bunun dışında normalde bir büyük nöbet üç beş dakika sürer ve kişi nöbet sonrasında uyuma ihtiyacında olur, genellikle de uyur. Bu durumda dediğim gibi en iyisi kişiye hiçbir şey yapmamaktır. Epilepsi nöbeti geçiren kişiye yardım etmek için hiçbir şey yapmayın. YAPMAYIN: BUNLARI YAPIN: Sonuç olarak diyeceğim odur ki, hastalık yıllarca sürse de, ilaç ihmali yapılıp statusa girilip ölümün eşiğine kadar gelinmiş olsa da, epilepsi ile yaşamak hatta en üst makamlara kadar yükselmek mümkündür. Siz de bunun mümkün olduğunu yaşayarak öğrendiğinize göre sakın ola epilepsiden korkmayın. Epilepsiden, epilepsi krizlerinden ve epileptik kişilerden korkmayın. Ancak bu yazıda kullandığım örneklerden hareketle, epilepsinin yüksek zeka, üstün yetenek ya da kişilik bozukluğu ile birlikte olduğu kanısına da kapılmayın. Bunlar beynin başka bölümlerinin işidir ve epilepsi bu ve benzer şeylerden bağımsız bir durumdur. Epilepsi salağa da vurur dâhiyi de. Manyağa da musallat olur masuma da. Dedim ya yıldırım gibidir, kimi ne zaman vuracağı hiç belli olmaz. Kalıtsal da olabilir edinsel de. Çocuklukta da başlayabilir ihtiyarlıkta da. Ne yazık ki bir gün sizde ya da bir yakınızda da gelişebilir. Epilepsinin nedeni çeşit çeşittir ve nedeninin mutlak aranıp bulunması gerekir. Ayrıca burada anlatamadım ama epilepsi de çeşit çeşittir. Anlattığım büyük nöbete hiç mi hiç benzemeyen çok farklı hatta kendini kolay belli etmeyen çok sinsi çeşitleri de vardır. Epilepsi durumlarının hepsinin mutlaka incelenmesi ve tedavi edilmesi gerektiğini de eklemeden geçmeyeyim. Bunu söylemeye gerek yok elbette ama ne çok insanın şeytan/cin çıkarma ayinleri vb ile oyalandığını ve harcandığını tahmin bile edemezsiniz. Son söz: Siz siz olun göğsünüzü yıldırımlara siper etmeye kalmayın. Yıldırımların yüklenmiş elektriğini boşaltmasını izlemekle yetinin. Korkmayın ve gereksiz/zararlı şeyler yapmayın, yeter. Milenyum çağında bunu söylemeye utanıyorum ama söylemeliyim: Epilepsi bir gazap değil beyin hastalığıdır, çaresi de hacı hocada değil tıpta aranmalıdır. Tolstoy’un yaşam öyküsü de bu açıdan ne yazık ki tam bir kabustur.
3 Şubat 2019 NOT:1- Büyük epilepsi krizi ile dilenen sokak dolandırıcıları çok. Yutmayın. İpucu vereyim: Nöbet sonrası gerçek hastalar uyuklar hatta uyurlar. Böyleleri ise gerçeğine benzer şekilde yere düşüp kasılarak yeterince seyirci topladıktan sonra ayılırlar ve epileptik olduklarını ve parasızlıktan ilaç alamadıkları için nöbet geçirdiklerini anlatırlar. Gerçeğinin tersine nöbet sonrası ayık oluşları ipucudur. Bunlar zaten seyirci toplayacakları pazar yerleri gibi kalabalık yerlerde nöbet taklidi yaparlar. Kasılmaları çok güzel taklit ederler üstelik sabun emerek ağızlarını köpürtürler oysa bu köpük de gerçek tükrüğe göre daha beyaz ve daha boldur. Ayrıca ağızları köpürmüştür ama pantolanları ıslak değildir. Gerçek epileptikler dilenmezler, nadiren sokak ortasında düşüp nöbet geçirirlerse olsa olsa üzülür veya utanırlar. Gene de emin olmazsanız, bana ilacımı alsanız yeter diyenin tuzağına düşmemek için ona ilacını al diye para vermeyin. Birlikte eczaneye gidip almayı önerin. Bu teklifinize karşı genellikle aceleleri çıkıp yanınızdan uzaklaştıklarını ya da daha kolay kandırabilecekleri bir başkasına yöneldiklerini göreceksiniz.
Yazının Facebook'taki
bağlantısı. |